Pazartesi, Mayıs 18, 2009

Düzine #2

1. Ne kadar soğuğu sıcağa yeğ tutsam da açık pencereli odada televizyon karşısında sızmak iyi birşey değil.

2. Bu yaşa geldim, ısrarla ya kendimi bilmiyorum ya da bilmemezlikten geliyorum.

3. İçi dolu bardak kırıp ortalığı batırınca sakin kalabilmeyi öğrenmiş olmam son 10 yılda kendimi geliştirmiş olmaktan en çok mutluluk duyduğum yanım.

4. Haftasonu temizlik yaptım. Ne bulaşık, ne çamaşır ne de kurutma makinesi fazla doldurunca doğru düzgün çalışmıyor.

5. Yeğen gibisi yok.

6. Yanlış hesap Bağdat’dan döndü, dayanırım diye hesap ettiğim durumlara dayanamadığım ortaya çıktı. Bunu daha doğru hesabetmiş olmam gerekirdi.

7. Duş çalışmayınca leğen ve hamam tası teknolojisine döndüm. Kesinlikle çok daha tasarruflu.

8. Yanında durup da konuşmadığım, konuşmak zorunda olmadığım, eski dostların yeri apayrı.

9. Tehlike çanları çalıyor; işi yapmaya üşendiğim süre, işin kendi süresini aşmaya başladı.

10. Mimoza çiçeğinin diğer adı küstüm çiçeği imiş. Volkan Konak söylemiş, peşine Nazım’ın şiiri güzel gitmiş.

11. Kesin şampiyonuz.

12. Yaşayamadığım güzel şeylere hayıflanmayı bırakıp yaşadığım güzel günleri mutlulukla hatırlamayı öğrenmem lazım ama çok zor.


Salı, Mayıs 12, 2009

Düzine #1

1. Yolculukları, varılan hedeflerden daha çok sevdiğimi bir kere daha farkettim...

2. Duşum bozuldu ve banyomda klozetin üzerindeki fayanslar öne doğru dökülmeye başladı. Fayansların arkasındaki borulardan gelen bir arıza ise ayvayı yedim. Son sığındığım kale de başıma yıkılacak bu gidişle...

3. İnsan hüzünlü şarkılar dinlediği için mi kendini kötü hisseder yoksa kendini kötü hissettiği için mi hüzünlü şarkılar dinler? Bence tavuğu yemeli yumurtayı da omlet yapmalı.

4. Bazı takıntılarımı seviyorum. Birçok şeyin kontrolüm dışında değiştiği hayatımda değişmeden kalabilmeleri bana güven ve huzur veriyor... Cümlelerin sonuna üç nokta koymayı da seviyorum, bilmiyorum neden...

5. "Dream on but don't imagine they'll all come true". Yok yok, beceremiyorum ben bunu. En iyisi hiç hayal kurmamak. Patlıyor nasılsa.

6. Sorumsuz ve sorunsuz olmak istiyorum ama nasıl olacağımı bilemiyorum.

7. Yaz gelmeden güneş gözlüğü alsam iyi olacak, göz kısmak yorucu oluyor.

8. İstemediğim yanıtları veya açıklamaları duymamak için, sorulması gereken soruları sormama veya konuları açmama huyumdan vazgeçsem mi vazgeçmesem mi? Bu işi yeterince uzatmayı becerirsem yanıtların veya açıklamaların değişmeyeceğinden emin olsam... İşkenceyi uzatmakta rakip tanımam, hele de kendime yapıyorsam.

9. Bu sene kesin şampiyonuz. Kara kartal oleeey.

10. Yangında ilk kurtarılacak yazan dosya dolabını çok kıskanıyorum bugünlerde.

11. Elektrikler kesilince karadenizlinin biri yürüyen merdivende iki saat mahsur kalmış. Karadenizli olduğuma göre bu biri ben de olabilirim.

12. Olası evreler: şok ve inanamama - inkar - kızgınlık - pazarlık - suçluluk - depresyon - kabullenme ve umut. Ortaya karışık alalım o zaman.

Perşembe, Mayıs 07, 2009

Zamanda Yolculuk...

Herhalde en son 8-9 sene kadar önce ODTÜ'de bahar şenliklerine katılmıştım. Artık iyice yaşlandım havasında bu sene de konsere monsere gitmem diye düşünüyordum. Sen birşey söylemeden yüzüne bakıp da neye ihtiyacın olduğunu anlayan eski bir dost sayesinde bunca zamandan sonra kendimi stadyumun çimlerinde buldum.

Ortalıkta gezinirken ne yalan söyleyeyim, kendimi uzaydan gelmiş gibi hissettim önce. Yok, taş atan falan yoktu ama etraftaki gencecik insanlar bana çok uzak geldiler. Hele de ilk çıkan iki grubun şarkılarını hayatımda duymamış olmam, evet yanlış yerdeyim galiba dedirtti. Asıl grup öncesi arada Big in Japan, Self Control çalmaya başlayınca, ahanda bizim havalar dedim kendi kendime. Çevremde aynı dönemlerden üç-beş yancı da olunca, etrafta kasım kasım dikilen gençlerin arasında 80'lerin danslarını sergilerken keyfim iyiydi valla. Sonrasında Yeni Türkü çıktı sahneye. Neyse ki adamlar yeni albüm yapmıyorlar da bizim repertuar yetiyor onlara. Bağıra çağıra eşlik ettim şarkılara.

Bunca eğlenceye ve inada rağmen, bünye bir noktadan sonra dayanamıyor. Nitekim beş-altı şarkı sonunda gövdemin muhtelif parçaları hadi kızım evine sinyali vermeye başladı. Çok uzun olmasa da katılmış olmak iyi geldi bana. Arada biraz hüzünlendim, eski günleri anımsayıp koptuğum dostları düşününce. Uzakta olanlara hayıflandım, yakında olup da görüşemediklerim için biraz kendime kızdım. Yine de içime attığım ve dermanını bulamadığım onca dert arasından beni birkaç saat de olsa çekip çıkardı bu şenlik konseri. Ne yazık ki gerçeklere dönme vakti şimdi...

Çarşamba, Mayıs 06, 2009

Gecenin Üçü...

Yarım yamalak uykular arasında dayanamayıp kalktım yataktan. Baktım saat gecenin üçü. Kimi rivayetlere göre ise sabahın... Sonra başladım bir şarkı mırıldanmaya, gecenin tam üçünde, gecenin tam üçünde... Belki de keramet saatte. Bir sürü şarkıya malzeme olmuş ne de olsa. Sonra sordum kendime, gerçekten kaç şarkıda var bu gecenin üçü? Hiç zorlamadan pıt, üç adet geldi aklıma, buyrun:


Gecenin Üçünde

Düz değil, düzen değil
Az değil, ezen değil
Boz değil, bozan değil

(Bir gül biter içimde, içimde, içimde...
Tam bildiğin biçimde, biçimde, biçimde, oooy.
Gecenin tam üçünde,
Gecenin tam üçünde) nakarat

Can değil, canan değil
Er değil, eren değil
Geç değil, erken değil

nakarat

Sevda gibi kanımda
Can verirken elinde
Pençe gibi düşümde
Uy değil, uyku değil

Bir gül biter içimde
Gecenin tam üçünde
Gecenin tam üçünde...

Söz-Müzik: Fikret Kızılok

***

Gönül

Bunca yıl herkesten kaçtın
En sonunda buldum sandın
Ansızın içini açtın
Yapma dedim yaptın gönül

Gözleri senden uzaktı
Fark edilmez bir tuzaktı
Sana böylesi yasaktı
Yapma dedim yaptın gönül

O bir yolcu sen bir hancı
Gördüğün en son yalancı
İçindeki derin sancı
Gitmez dedim kaldı gönül

Sen istedin ben dinledim
Senden ayrı olmaz dedim
En sonunda ben de sevdim
Şimdi beni kurtar gönül

Gözlerin bakar da görmez
Ellerin tutar da bilmez
Gece gündüz fark edilmez
Demedim mi sana gönül

Sabahın tam üçündesin
Dertlerin en gücündesin
Hala onun peşindesin
Gitme dedim gittin gönül

Böylesi sevdiğin için
Bir kördüğüm oldu için
Ağlıyorsun için için
Demedim mi sana gönül

Sen istedin ben dinledim
Senden ayrı olmaz dedim
En sonunda ben de sevdim
Şimdi beni kurtar gönül

Söz: Özkan Samioğlu
Müzik: Fikret Kızılok

***

Bu Yorgunluktan Bıktım

Bu yorgunluktan bıktım,
Bıktım bastıran uykudan.
Saat gecenin üçüydü,
Yapamadıklarım düşündürücüydü.

Keşmekeşten bıktım.
Kimin eli kimin cebinde?
Paradan parasızlıktan,
Zamana karşı koşmaktan…

Bıktım bıktım bıktım,
Omuzumdaki yükten,
Nasihatten sükunetten.
Hani nerede umut?

Bırak, açılsam sonsuza,
Dokunsam bir kere,
Devam etsem kesmeden,
Rahat rahat.
Bırak, bırak, bırak.

Söz-Müzik: Nejat Yavaşoğulları

***

Anladım ben olay
ı, keramet kafiyede...