Pazar, Nisan 19, 2009

Tebessüm

Evvelki akşam kısacık da olsa ablamlara uğradım. Üç nesil bir aradaydı, annem, ablam ve yeğen. Keyfim olmadığı için çok uzun kalmadım ama ablam ve yeğen hemen cicilerini döktüler önüme...

Efendim, ana-kız fotoğrafçılığa merak salmış durumda. Ablam bir yerlerde kurs alıyor. Kendine yeni bir makine ve kitaplar almış, keyfi yerinde. Anne yeni ve afili bir makine alınca, eskiden sosyal aktivitelerde kullandığı da bizim altı yaşındaki ufaklığa devrolmuş. Önce ablam hevesle gösterdi çektiği fotoğrafları. Odaklama ve doku çalışmalarını, çeşitli denemelerini anlattı. Ne yalan diyeyim, güzel olmakla beraber o kadar da fazla ilgimi çekmedi fotoğraflar. Ağaç, böcek, doku detay, vesaire, vesaire...

Sonra sıra bizim bıdığa geldi. Zaten tip olarak da annesinin küçük bir kopyası... Ciddi ciddi anlattı çektiği fotoları: "Burada kedi çöpü karıştırıyor; burada benekli kediyi çekiyorum; bak burada çikolatalı dondurma; bütün dondurmalar bir arada; arkadaşım Duru..." Onun gözünden dünyayı görebilmek içimi ısıttı. Çektiği fotoları ve anlatışı aklıma geldikçe de gülümsüyorum. Ufaklığın sanatı karşında saygıyla eğiliyorum.

Cuma, Nisan 03, 2009

Adım Portia, Ben Bağımlıyım

Gözümün önünde amerikan filmlerinin tipik "destek grupları" sahneleri canlanıyor ama bağımlılık bilgisayar ve internet olunca bunu da blog üzerinden yapmak durumu iyice perçinliyor. Önce sadece bilgisayar bağımlılığı olarak başladı. Yıl 94-95 olmalı. O zaman internet bağlantısı bu kadar yaygın değildi, bir tek okuldan erişirdim, iş için. Okul hesabından pine ile mesaj okuma ve bölünmüş siyah ekranda yurtdışındaki arkadaşlarla zar zor da olsa haberleşme şeklinde devam etti. Sonra anlayamadığım bir hızla anında mesajlaşma, görüntülü-sesli konuşma, gazeteler, bilimsel yayınlar derken hayatımın büyük bir parçası haline geldi.

Son 8-9 senede dizüstü bilgisayarımdan ayrı geçirdiğim en uzun süre kamp yapmaya gittiğim beş gün. Bütün gün fazlasıyla "çevirimiçi" olmam yetmiyormuş gibi eve gelince ilk iş bilgisayarı açmak oluyor. Aktif olarak kullanmam şart değil, o orada dursun ve ihtiyacım olduğu anda, ki bu ihtiyaç olma durumu ayrı bir muamma, bir şeyleri tarayabileceğimi bileyim.

Konu nereden çıktı derseniz, pazar günü 3 günlük bir tatile çıkıyorum. Tekne ile açılacağız söylemesi ayıp. Büyük iç çatışmalarım sonrasında yine dizüstü bilgisayarımı yanıma almaya karar verdim. Tabii ki çok geçerli nedenlerim var. Oradan bir bilimsel kongreye gideceğim. Benim sunumumun olmaması çok acil bir şekilde bilgisayarıma ihtiyacım olabileceği ve yanımda olmazsa dünyanın sonunun geleceği gerçeğini değiştirmiyor.

Adım Portia, bilgisayar ve internet bağımlısıyım...