Pazar, Kasım 28, 2010

Şaşkın’ın Seyir Defteri – II

(çevrimdışı yazılmış ancak eklenebilmiştir...)

Bu satırları havada yazıyorum. Delta ile ilgili bütün önyargılarıma rağmen çok rahat bir yolculuk geçiriyorum. Tamam, yemekler servis vs şahane değil ama o kısım kimin umurunda. Rahatlığımın sebebine gelince, önce uzun yol uçuşlarının kendi dinamiklerinden biraz bahsetmem lazım.

Düzenli olarak uzun yol uçan insanların ortak karakteristik özellikleri oluşuyor zamanla. Bunlardan biri binişin sonlarına doğru ortalığı kolaçan etme, uçağın doluluk durumuna göre özellikle boş yerler olması durumunda “boarding ended” dendiği anda bir kaba doldurulmuş büyük taneli şeylerin kabın sallanmasıyla yerleşmesi gibi kendi yerlerini bulmasıdır. İki-üç-iki’lik koltuk düzeninde üçlüğün bir başında idi yerim. Orta koltuk boş diye sevinirken üçlünün öteki başındaki hafif huzursuz genç (ayak sallama alışkanlığından yorumladığım) işareti alır almaza arkalarda boş olan ikiliye geçti. İçimi inanılmaz bir sevinç kapladı. Hemen ortadaki koltuğa geçtim. Bu da başka üçlüden birinin boş uca geçmemesini sağlamak için yapılmış bir taktik hareketiydi.

Oturduğu yerde uyuyamayan birisi olduğum için bunun benim için anlamı büyük. Yükselme bittiğinde hemen aradaki kollar kalkar, yüz koltuğa dönülüyken ayakkabı tabanları ara boşluğa dönecek şekilde bir ayağın üstü destek alınacak şekilde koltuğa yaslanır diğer ayak bilekten çapraz üste konur. Orta koltuğun kemerinin bir yarısı ile baş konan tarafın kemerinin tamamlayan yarısı genişçe bir halka oluşturacak şekide çarpaz olarak kalça üzerinden bağlanarak uyuma esnasında istenmeyen düşüşler engellenir. Bağlama işlemi mümkünse örtünün üzerinden yapılır ve böylelikle kabin görevlisinin türbülans durumuna kemerini bağlayın uyarısı yapmak için sizi uyandırmasının önüne geçilmiş olur.

Evet, yukarıdaki taktikle yaklaşık beş-altı saat uyumuş olduğum için keyfim yerinde. Uyanık olduğum zamanlarda da daha önceden başlamış olduğum “Kürk Mantolu Madonna” isimli kitabı bitirdim ve bir süredir okumayı istediğim “Türkan” kitabına başladım. Toplam onbirbuçuk saat sürecek ikinci etabın bitmesine tahminimce iki-ikibuçuk saat var. Sanırım biraz daha uyuyacağım.

Sağlıcakla kalınız...

Cuma, Kasım 26, 2010

Şaşkın'ın Seyir Defteri - 1

Üç yılı aşkın bir süreden sonra ilk Atlantik ötesi yolculuğum başladı bile. Herşey yolunda giderse ilk uçağa binişle son uçaktan iniş arası 19-20 saat arası birşey sürecek.

Hazırlık süreci eski acılı günlerimi hatırlattı. Yine 2-3 saat yarım yamalak bir uykuyla kendimi havalimanında buldum. Günün ilk sürprizi arada havayolu değiştireceğim ve acenta farklı gruplardan iki havayolu ayarladığı için İstanbul'da da iç hatlardan valiz alıp dışa hatlara taşıma durumu oldu. Ucuz etin yahnisi... Valizin boşken 4.5kg, kurum tanıtım malzemelerinin de 9.8kg çektiği düşünülecek olursa gülle misali bavulu oradan buraya iteklemenin pek de eğlenceli olmadığı aşikar.

Şu anda İş Bankası Louge'unun keyfini çıkarıyorum. Birazdan ikinci etap başlıyor. Sağlıcakla kalınız...