Cumartesi, Mayıs 15, 2010

Bir Matematikçi, Bir Hanım, Bir Mimar

Banka yeni bir kredi kartı yollamış, platin miymiş neymiş. Sanırım daha az para harcamam gerekiyor. Kartı cüzdanıma yerleştirirken, içiçe geçmiş paralarla fişleri ayırayım dedim. Genelde paradan çok fiş var cüzdanda. Banknotları Atatürk resimleri aynı yere gelecek şekilde dizerken, her daim elimin altında oldukları halde arka yüzlerinde kimlerin olduğunu bilmediğimi farkettim. Bir tek onlukların üzerinde Cahit Arf'ın olduğunu hatırlıyordum. Elliliğin üzerinde Fatma Aliye ve yirmiliğin üzerinde Mimar Kemaleddin varmış, haberiniz olsun. Ne yalan diyeyim, son ikisi hakkında romancı ve mimar oldukları dışında pek bir şey bilmediğimi farkedince hemen google amcaya sordum.

Şimdi burada haklarında öğrendiklerimi anlatacak değilim, merak eden vikipedi'den bakar. Sadece beni etkileyen bilgilerden bir kaçı yazmak istediklerim.

Cahit Arf mesleki yakınlıktan dolayı zaten yabancı değildi bana. Ondan bir alıntı yapıp geçeceğim: "Matematik esas olarak sabır olayıdır. Belleyerek değil keşfederek anlamak gerekir."

Fatma Aliye'ye gelince, öncelikle böyle bir Türk kadını hakkında ne kadar az şey bildiğimi farkedince utandım. Ahmet Mithat'la birlikte ürettikleri "Hayal ve Hakikat" romanını bulup okumak istediğimi farkettim. Kadın karakterin ağzından çıkan kısımları Fatma Aliye, erkek karakterin ağzından çıkanları Ahmet Mithat yazmış. Çağının çok ötesinde "Bir Hanım" imiş kendisi. Zaten gerçek ilerleme ancak çağının ötesindeki insanlar sayesinde oluyor sanırım.

Mimar Kemaleddin'in ise yine bir alıntısını koyacağım sadece. Tam olarak ne zaman bunları söylemiş bilemiyorum ama 1927'de vefat etmiş. Öncesinde bir vakit demek ki. Aradan neredeyse 100 yıl geçmiş ve halimiz çok daha içler acısı:

"Zavallı İstanbul!...Son düşüş devrinde imâr adı altında ne câhilane, ne zafimâne yıkıma uğradı...Üçüncü Selim´den sonra, eski Türk sanatının incelik ve temizlikle millî ruh doğuran eserleri takdir edilmedi; batı tesiri altında batının bakış açışıyla kabalaşma başladı... Asırlar içinde gelişe gelişe yüzey süslemesinin en kıymetlı eserlerini üretmiş olan koca bir sanat birikimi çirkin görülmeye başlandı ve neticede millî sanatımızı yitirdik. Ziyân ettik, koruyamadık...Batının seri imâlatçıları karınlarını şişirdiler ama aklımız başımıza gelmedi...Hatta onların memleketimize döktüğü ruhsuz tek tip yapılar gözümüze güzel görünmeye başladı. Sonuçta bu surette iktidarsız ve câhil halde kaldık..."

not: Itri ve Yunus Emre, anlayan anlar...

2 yorum:

basak dedi ki...

Paralar ve arka yüzlerindeki insanlar beni pek ilgilendiriyor! Kızkardeşim bir süredir Kanada'dan gönderdiği maillerinde Kanada paralarının arkasında yazanlar hakkında bilgi veriyor. Edebi metinlerden alıntılar varmış...Ben de bloguma onun yazılarını eklesem ? Kendi paralarımızı arkasındakileri de seviyorum. Fatma Aliye Hanım yüzünden amma gürültü kopmuştu; ulaşmadı mı size hiç internetten ilgili mailler? Fatma Aliye Hanım; bazı cumhuriyet devrimleriyle pek barışık olmamış, özellikle harf devrimiyle. Çağının ilerisinde bir hanım olmasına karşın pek dini bütün ve de rejimle anlaşamayan bir kadın olduğundan "paranın arkasına resmini basacak başka kadın kalmadı mı; oldu olacak başörtülü bir resmini koysalardı" diye mailler dolaşmıştı. Ben de vargücümle savunmuştum Fatma Aliye Hanım'ı bir çok mail grubunda :) Hakkında Fatma Barbarosoğlu'nun kitabını okuduğumdan beri tanıyorum kendisini. Tavsiye ederim kitabı. Bu arada hiç haberi yokmuş Kanadalılar'ın da kendi paralarının arkasında yazanlardan. Hatta o yazarları-şairleri tanıyana bile rastlamamış daha kardeşim... Bizde de para inceleme meraklısı bir avuç insan olduğumuza eminim.

Portia dedi ki...

Fatma Aliye ile ilgili hiç mail almadım desem... İnternetten okuduğum metinlerde de dini düşünceleri ve rejimle ilgili düşüncelerine rast gelmemişim. Teşekkür ederim bu yeni bilgiler için.

Hatırladığım kadarıyla dolarların üzerinde başkanlar ve önemli binalardan seçmeler var. Hatta hep geyiği yapılırdı, bu işi Jackson çözer ($20), o çözemezse Franklin ($100) çözer diye :)