Pazar, Ekim 03, 2010

Çekiver Fişi...

Sabah sanal alemde gazeteleri karıştırırken o link senin bu link benim, kendimi işle ilgili stres kaynaklarını anlatan bir sayfada buldum: http://www.health.com/health/gallery/0,,20409593_1,00.html.

Genelde bildiğimiz, söylediğimiz ama üzerine pek birşey yapmadığımız ya da yapamadığımız etkenleri bir sunum formatında derlemişler. Birkaç yansıda değişik yüzdelerle kendimi bulduktan sonra özellikle "Tech Prisoner" (teknoloji mahkumu) başlığında kendimi daha fazla gördüm. Koydukları fotoğrafta görünen kablolarla bağlanmış muhtelif elektronik cihaz gündelik hayatımın en sıradan görüntüsü herhalde benim için.

Yazıda önce bir profil verilmiş, sonrasında çözüm önerilmiş:

The Profile: Thanks to the Blackberry, cell phone, and laptop your company so generously provided, your boss can now reach you 24/7. You're constantly (if virtually) connected to the office, and your work and personal life are indistinguishable.

Profil: İş yeriniz tarafından cömertlikle size verilmiş olan Blackberry, cep telefonu ve dizüstü bilgisayar sağolsun, artık patronunuz size 7 gün 24 saat ulaşabilir durumda. Sanal da olsa mütemadiyen ofise bağlısınız; iş ve özel hayatlarınız ayırt edilemeyen bir hal almış.

The Solution: ...To protect yourself from mental and physical strain, learn how to unplug (literally). Set aside blocks of time—between 9 p.m. and 8 a.m., say—when you turn your electronics off and focus on clearing your head.

Çözüm: ... Kendinizi zihinsel ve fiziksel gerilimlerden korumak için fişi çekmeyi (tam anlamıyla) öğrenmelisiniz. Bütün elektronik aletleri kapatıp kafanızı boşaltmaya yoğunlaşacağınız zaman dilimleri -örneğin akşam 9:00 sabah 8:00 arası- ayırmalısınız.

Evet efendim, "technostress" ile baş etmenin yolu neymiş, çekiverecekmişiz fişi. Budur...

2 yorum:

basak dedi ki...

Öyle akşam dokuz sabah sekiz arası fiş çekme özgürlüğü nerde? Ben en azından seyahatleri fiş çekmek için kullanmayı severim "şehir dışında" olmak veya "yolda" olmak telefonu kapalı tutmak, internete bağlanıp maillerini kontrol etmemek için güzel bir özür -dü eskiden. Ama şimdi otobüs firmaları cep telefonunuzu açık tutabileceğiniz, internete bağlanabileceğiniz seferler düzenliyorlar, deniz otobüslerinde de internete bağlanılıyor; çok kızıyorum bu duruma... Açmayacağım telefonu efendim, bağlanmayacağım internete..sağlamayın o imkanı bana istemiyorum zorla mı?

Şarküteri dedi ki...

Valla kendi isteğimizle tutsaklığı çok iyi başarıyoruz gerçekten. Geçen gün facebook tan kompozisyon ödevi veren öğretmen gördüm. Şaka değil "çocuklar söylemeyi unuttum, falanca komposizyon yarışması vardı, bayram tatilinde bi şeyler yazıverin" diyordu... Valla o çocukların yerinde olmak istemezdim. "Hocam ama ben online değildim o zaman" "Nasıl değildin? Şarkı paylaşmayı biliyorsun ama!" şeklinde diyaloglar yaşanabilir.