Pazar, Mart 01, 2009

Yaşamaya Üşenmekten Vazgeçmek

Hatırlarsınız daha önce yaşamaya üşenmek konusunda sıkıntılarımı dile getirmiştim. Bu ara bundan vazgeçmenin yollarını arıyorum. Araya giren birkaç sağlık problemi çabalarımı baltalasa da bu konuda uğraşmaya kararlıyım.

Silecek suyunu koydum mesela. Tamam, sonra yine bitti ve bir arkadaş bu sefer beni itekledi hadi doldur diye, hatta o doldurdu, ama olsun.

Daha önemlisi son iki haftada eski dostlarla daha çok haberleşir oldum. İtiraf ediyorum, görüşmeleri buluşmaları başlatanlar onlar oldu ama ben de genelde yaptığımın aksine uzlaşmacı davrandım.

Aylardır ertelediğim bir diğer konu yazmam gereken bir bilimsel makale ile ilgiliydi. Bir cesaret açtım dosyaları, hatta çalışmayı birlikte yaptığım eski doktora hocamı da arayıp birşeyler istedim. Bir hafta verdim kendime, göreceğiz.

Uzun zamandır anneme uğramamıştım, dün ona da uğradım. Bana yemek yapmış, onları aldım. Burada oh ne ala denip kendim için gittiğim düşünülebilir ama öyle değil. O yemekleri almaya gidişim sırf onu mutlu etmek içindir. Neyse, burada önemli olan ben gidince ne kadar mutlu olduğunu görüp iki haftada bir düzenli onu ziyaret etmeye karar vermiş olmamdır. İş güç yoğun deyip savsaklamak yok. Aynı durum yeğen ziyaretleri için de geçerli. Şu kendi kabuğuma çekilme huyumdan vazgeçmem lazım. Nelere ne vakitler harcıyorum, iki haftada 6-7 saati aileme ayırmaya üşenince iyice kızıyorum kendime.

Kendime iyi bakma-davranma konusuna gelince, o konuda tökezlemeler devam ediyor. Üzerime düşenleri yapmıyorum. Belki de aslında kilit noktası burada. Sanırım ısrarla öncelikle eğilmem gereken bu konuyu geçiştiriyor, diğer konularla kendimi oyalıyorum.

o zaman, soru: insan hangi noktada yanlış yaptığını bildiği birşeyi yanlış yapmaktan vazgeçer?

Hiç yorum yok: